Mustafa Kutlu’nun “Hesap Günü” Eserine Ekonomik Bir Bakış: Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Bedeli
Bir ekonomist olarak bazen rakamlardan çok insan hikâyelerini okumak gerekir. Çünkü her ekonomik kararın ardında, bir duygunun, bir tercihin ve bir bedelin hikâyesi yatar. Mustafa Kutlu’nun “Hesap Günü” adlı eseri, tam da bu noktada edebiyatla ekonomiyi birleştirir. Eser, sadece ahlaki bir yüzleşmeyi değil; aynı zamanda kaynakların sınırlılığı, bireysel seçimlerin maliyeti ve toplumsal refahın dengesi üzerine derin bir sorgulama içerir. Kutlu’nun hikâyesinde geçen hesaplaşma, aslında iktisadın özündeki “fırsat maliyeti” kavramının edebi bir yansımasıdır.
Kaynakların Sınırlılığı: Hikâyedeki Ekonomik Gerçek
Ekonomi bilimi, her şeyden önce kaynakların sınırlı olduğunu ve bu sınırlı kaynakların nasıl kullanılacağına dair kararların önemini vurgular. “Hesap Günü”nde yer alan karakterler de tam olarak bu sınırlılık gerçeğiyle yüzleşir. Paranın, zamanın, hatta vicdanın bile sınırlı olduğu bir dünyada bireyler sürekli seçim yapar. Mustafa Kutlu, tüketim alışkanlıklarından gösterişe, emek değerinden ahlaki iflasa kadar birçok olguyu bu sınırlılık içinde resmeder.
Burada dikkat çekici olan, ekonomik kararların yalnızca maddi değil, manevi kaynakları da tükettiğidir. İnsan, kazanmak uğruna kaybettiklerinin hesabını yapmaz; ta ki “hesap günü” gelene kadar. Bu yönüyle eser, ekonomik büyümenin tek başına refah getirmediğini, hatta kimi zaman ahlaki enflasyona yol açabileceğini ima eder.
Bireysel Kararlar ve Fırsat Maliyeti
Ekonomide “fırsat maliyeti” bir tercihi yaptığında, vazgeçtiğin diğer en iyi seçeneğin değeridir. Kutlu’nun kahramanları, hayatları boyunca verdiği ekonomik ve ahlaki kararların fırsat maliyetini romanın sonunda öderler. Birey, daha fazla kazanç uğruna adalet duygusundan, paylaşma kültüründen ve içsel huzurdan vazgeçmiştir. Bu da klasik bir piyasa başarısızlığının insani yansımasıdır: etik dışı kazanç, uzun vadede sosyal maliyet üretir.
Hikâyedeki karakterlerin ekonomik davranışları, mikroekonomi düzeyinde incelendiğinde oldukça öğreticidir. Kutlu, tüketim tercihlerinin psikolojik tatmin getirmediğini, aksine bireyi bir “borçlu vicdan” haline getirdiğini gösterir. Bu da davranışsal ekonomi perspektifinden, irrasyonel karar alma süreçlerine güçlü bir eleştiridir. İnsan, kısa vadeli faydayı abartır; uzun vadeli maliyeti küçümser. Bu durum, bireysel finansal hataların olduğu kadar, toplumların da ekonomik çöküşlerinin temelidir.
Piyasa Dinamikleri ve Ahlaki Enflasyon
Mustafa Kutlu’nun “Hesap Günü”nde piyasa, görünmez bir el değil, görünür bir vicdan tarafından yönetilir. Tüketimin hızlandığı, üretimin insan merkezinden uzaklaştığı bir dönemde, piyasa dengesi ahlaki değerlerden kopar. Bu durum, modern ekonomilerde sıkça rastlanan bir olgudur: piyasa başarısızlıklarının kaynağı, yalnızca fiyat mekanizmasının bozulması değil, değer sistemlerinin zayıflamasıdır.
Romanın dünyasında, her şeyin bir fiyatı vardır ama hiçbir şeyin değeri kalmamıştır. İnsan emeğinin kutsallığı, yerini sembolik statü göstergelerine bırakır. Bu noktada Kutlu, kapitalizmin ruhsal maliyetine dikkat çeker. Ekonomik büyüme ile ahlaki daralma arasındaki çelişki, eserin ana temasını oluşturur. Gerçek hesap günü, finansal değil, vicdani bir bilançodur.
Toplumsal Refah ve Adil Paylaşım
Bir ekonomist gözüyle bakıldığında, “Hesap Günü” toplumsal refah kavramının adalet boyutunu sorgular. Gelir dağılımı bozulduğunda, yalnızca fakirlik artmaz; güven duygusu da azalır. Kutlu’nun karakterleri, bir toplumun zenginleşmesinin her bireyin mutluluğunu garantilemediğini fark eder. Çünkü refah, yalnızca gelirle değil, güven, dayanışma ve adaletin paylaşımıyla mümkündür.
Bu çerçevede, Kutlu’nun hikâyesi bir ekonomik model önerisi gibidir: Adalet, sürdürülebilir büyümenin ön koşuludur. Aksi halde, tıpkı bir ekonomik kriz gibi, toplumun vicdanı da bir gün “hesap verebilirlik” çağrısına maruz kalır. Bu, yalnızca devletlerin değil, bireylerin de bilanço dönemidir.
Sonuç: Geleceğin Ekonomik Hesap Günü
Mustafa Kutlu’nun “Hesap Günü” eseri, yalnızca geçmişin muhasebesi değil, geleceğin ekonomik etik sorunlarına da ışık tutar. Bugün küresel ekonomide yaşanan kaynak krizi, gelir adaletsizliği ve tüketim bağımlılığı, Kutlu’nun hikâyesindeki hesaplaşmanın geniş ölçekli yansımalarıdır. İnsanlık, hızla tüketirken aslında geleceğin kaynaklarını ipotek altına almaktadır.
Belki de Kutlu’nun mesajı şudur: Her ekonomik karar, bir gün vicdani bir bilançoda karşımıza çıkar. Gerçek refah, yalnızca ekonomik büyümede değil, insanın içsel dengesinde aranmalıdır. Ve o denge, belki de hepimizin bir gün yüzleşeceği o büyük “hesap günü”nde sınanacaktır.